Ermeniler’in tüm kamuoyu çabasına karşın 1915 Olayları, uluslararası yasalara göre tanımlanmış kesin bir suç tanımı kapsamında olmadığı gibi, Ermeniler’e karşı kasıtlı bir soykırım özeliği taşıyan yasal bir dayanağa da sahip değildir.
1915 Olayları geçmiş raporların aksine daha komplike bir olaylar bütünüdür. Ve dahası, eldeki senaryonun Ermeni Lobisi’nin bizim inanmamızı beklediği kadar basit olmadığını bilmemiz gerekmektedir.
Güçlü ve iyi finanse edilen Ermeni Diasporası’nın öne sürdüğü propaganda dışında, 1915’te süregelen olaylar, çatışmanın her iki tarafında da birçok yaşam kaybına yol açtı. Ermeniler’in yaşadığı acıları azaltamayacağımızı bilerek, birçok Türk, Kürt ve Arap’ın da bu anlaşmazlıkta yaşamını kaybettiğini kabullenmek zorundayız.
Yüzyıla yakın bir süredir, Ermeni Lobisi bu olayları, kasıtlı ve planlanmış bir soykırım girişimi – uluslararası hukukça tanınan belirli bir suç olarak tanımlamaya çalıştı. Oysa gerçeklerden bu kadar uzak bir tanımlama, tarihin geniş perspektifinden de oldukça uzakta kalıyor.
Nihayetinde, uluslararası mahkemeler bu trajik olayları asla soykırım olarak tanımadılar. Ermeni Lobisi’nin 100 yıldır gerçekleri saptırmasının aksine, tarih ve kanunlar nezdinde 1915 Trajedisi üzerine soykırım olması yönünde varılan hukuki bir fikir birliği yoktur. Artık propagandayı aşıp, gerçekleri görmenin zamanıdır.